Karanlık bir avlu fiyaskosu
kendimi hunharca yarabilirim dikizlerken dişi kalabalıkları
haddinden fazla büyükse ellerim daha da deşebilirim
parmaklarım daha uzun kulaklarımdan çünkü
ama dev değilim cüssem kalın
bu nasıl bir hor görme biçimi izah edemiyorum
veyahut filler ölür
ben sıyrılırım ölümden
evvel saman içinde hep oysa
ne yuvarlak bir masa ne aşağılık bir çay bardağı
kırmızı başlığım yok başım sağ
sağ olan hiçlik veryansını
sevgilim sevgilim her daim sevgilim
küstahlık kabul etmez tanrı sen bağışla sevişimi
dedim ya nasıl mahcubum eğik hatlarına
apayrı benzetişler bunlar
nehirleri yağmurdan korusam başka üzülür filler
bağırsam kuduracak duvarlar
bağırırsam çarşı karışır
bağırmasam ağzım hapşırır
sakın suretime alınıp kahrolayım deme
tırnakların kadar keskin gözleri fillerin
ürkütme ama tarazla
ha gayret
terk edilince yalnızca angutlar ölür
temmuz-ağustos 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Mağara