2 Şubat 2017 Perşembe

Müstehcen Muska




Kudurmuş bir şehrin bacak arasından dikizliyorum tramvayları
bir yerlere kaçabilme olasılığı sakıncalı
balmumu ıslaklıklığı kadar tehlike saçıyorum
suç mahalinden kirli olarak çıkarıyorum parmak kirlerimi
kimseyi kınamadan
boynuzları çatlayan bir geyiğin suratında kan lekelerini çalarak
kan bürümüş gözlerimi suçtan tımarlıyorum
akdeniz’in kırışmış yağ bezleri durduruyor aşk kokan damarlarımı
derken göğüs göğüse çarpışıyoruz arenada
aşk ki
ne aşk


dervişin dili medusa’nın saçlarından uzun
hayret edersem kin bulaşır dilime
aynayı göstermekten vazgeçmelisin
vazgeçersem terasa dişleri düşer fillerin
yanlıştan alıkoyan dokunuşlarının akıbeti beni ürkütüyor
koynumda beni öpmeyi denemelisin
kan dursun öncelikle
şahsi sürtüşme
damarlarım huyundan vazgeçer
elini çek kınımdan


eksik bir ayrılık bu zıvanadan çıkan
sevişmeliyiz gün doğumunu sırtımıza alarak
o sen değilsin
benden ötesi
müstakil bir ev telaşı
hepsinden uzağız
çatallaşmaz sesimiz
sen diyemiyorum çünkü ağzım ekşiyor
ateş hattında bileklerim kan topluyor
beynimde yüksek rakımlı tokalaşmalar
birleşerek rahminde uzanabilir göğsüne
içine al beni
ağaçtan düşen elma kırmızı nasılsa
tut ama ısırmayı aklından geçirme
gözlerin akdeniz
öpersem çoğalır savaşlar
mesafeyi dinç tutuyorum
elma
çık
çıkarsan
çık


ortaçağ lanetine taş çıkarma sinsiliği benimki
kapılar çok aldatmanın ağrısıyla mideme çullanıyor
burnumdan kıl aldırmıyorum
hoyratça hapşırıyorum alt dudağını ezerken
yürüdükçe yarıklarından öpüyorum ağzının


alo
savaşları kim bağladı
devrilen seneler değil
etnik paslaşmalar
kırıklarımdan hiçbir kadının saçı geçmez
suyun rütbesi menfi
yüzün dağınık bir cephane şevheti
baktıkça düşmana kasılıyor gözlerim
hizaya geliş metaforunun saklanma hissiyatı vuku buluyor
göğüs çatalından akıntıya kapılmanın müzminliği
ateşin düştüğü yer annemin rahmine yakın
üzerine alınma
perdeyi çek  
içine çek
çek
sevgilimin perde arkasından nasıl kırıştırıldığını
kırılan camları ezerek dikizliyorum
as
asarsan
as