Uzun
bir zaman oldu aranızda olmayalı. Malûm biz şairler, çok yoğun oluruz.Mütemadiyen
şiir yazıp okuduğumuz için de pek vaktimiz olmaz safsata yapmaya. Kendimiz için
değil cancağızım, daha çok siz sevgili okurlara iyi şiirler sunmak için
ortalıkta görünmeyiz.Tıpkı öleceklerini anladıklarında çekip giden kediler gibi,kayboluruz
ortalıktan.Ah bir de bu ukalalığımız olmasa!.. Bazı şairler süper egodan yoksun
olduklarından,ne dedikleri de pek anlaşılmaz.Abesle iştigal etmeyi marifet sanırlar.
Fikirlerini iyi tahlil etmelisiniz bu yüzden,yoksa üzülen siz olursunuz.
Ne
demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Neyse bırakalım bunları, söyleyin bakalım neler
yaptınız ben yokken? Ya da boş verin lüzumsuz bir soru oldu.Hem bana ne, ne yaptığınızdan
öyle değil mi? Bir de ne iş yapabilirsiniz ki okumaktan başka. Kaldı ki canım
çıktı, okumayı sevdirene kadar size. Elbette ki pişman değilim, onu demek
istemedim.Hemen yanlış anlıyorsunuz ayol beni,teessüf ederim. Duyduğuma göre
şiir de karalıyormuşsunuz. Bu kervana katılmayan bir siz kalmıştınız zaten.Hatta
şair olmak istediğinizi ifade etmişsiniz pislik içinde boğuşan günlüklerinizde.Okudum
tabii.Hem de tek tek,kim ne yazmış hepsini biliyorum.Çok komiksiniz, hatta aklınızın
alamayacağı kadar çok. Sizin gibi insanların yapacağı meslek değil ki şairlik.
Öyle birkaç çapulcunun dediği gibi kutsal bir meslek falan filan da değil.Aldanmayın
bu kaşarlanmış sözlere rica ediyorum.Hem kutsal olsaydı dilencilik yaparak satmaya
kalkışırlar mıydı şiirlerini? Nereden mi biliyorum? Bastıkları şiir kitaplarını
köşe başlarında bekleyerek satmaya çalışanların, herhangi bir profesyonel
dilenciden ne farkı var sizce? Hiç. Bütün suç sadece onlarda mı peki? Elbette değil.
Hepinizde.Okumayı bırakıp şiir yazacağız diye tutturursanız böyle köşe başlarında
züğürt gibi dilenir işte şairler. Hakkınız yok bu suçu işlemeye.Yazıktır,günahtır!..Kendinize
gelin cancağızım.Hiç yakışık kalıyor mu siz alaylı okurlara.Ben
yakıştıramıyorum.
Ama
anlatacaklarım bunlar değildi ki.Nereden geldim bu konuya,hiç anlamadım.
Durun
durun bulacağım şimdi…
Hah,
hatırladım:
Anlatıp anlatmama konusunda çok düşündüm
doğrusu, ancak mevzubahis değerler olunca düşünecek hiçbir şeyin olmadığına
karar verdim. Şaşkınlığınızı anlayabiliyorum, hak da veriyorum tabiî. Geçen
gece şair dostlarla birlikteydik yine bir meyhanede. Herkes en son kaleme
aldığı şiiri okudu önce. Bilahâre eleştirilmeye başlandı şiirler. ‘’Mirim biraz
daha metafor kullansaydın ya; metaforsuz şiir hiç sevmem’’,demesin mi bir şair
dostumuz.’’Ama ben de hece şiiri sevmem cancağızım,n’olacak’’ diye bir cevap
alınca, tartışma gittikçe büyüdü. Bense olanları seyrediyordum acemi bakışlarla.
Çok gülünç bir vakayla karşı karşıyaydım zira ve n’apacağımı bilemiyordum. Karar
verdim,tartışmayı seyredecektim. Gece boyunca sohbet birbirine iğnelemelerle geçti.
Bu konuda şairler eskilerin deyişiyle pek istidatlıdır; yani yeteneklidir.Sabaha
kadar sürdü bu sidikli atışmalar,anlamadığım bir şekilde.Tam herkes sakinleşti
dediğimiz anda da bir şair arkadaşımız,yani hepinizin çok yakından tanıdığı ve
ismiyle müsemma olan Şair Yazgı, hiç nâhoş olmayan bir kelimeyi ağzından
kaçırınca,tabiri caizse işin cılkı çıktı. Buna maruz kalan ise laf aramızda
şiirlerini çok sevdiğim Senai Kabahat oldu.Tabii ki Sayın Kabahat’ın
avukatlığını yapmayacağım; olması gerekeni söyleyeceğim: Gecemizi mahvettiler!
Off
of!..
Çok
yorgunum, o yüzden hiç sormayın sonra n’oldu diye. Siz, sadece okuyun,kaldı ki şairleri
anlayamazsınız? Biz bile anlayamıyoruz kendimizi bazen.Hayır sizi kırmak gibi
bir niyetim yok,gerçekleri söylüyorum.Hep böyle yapıyorsunuz,olmaz ki.Ama siz
olmasanız şiir yazmanın da hiçbir anlamı olmaz,kabul ediyorum. Şunu iyice
belleyin:şairler olmadan siz bir hiçsiniz!.. Çok çetin oldu bu söz de.
Peki,
neden bazı şairler, hiç tartışmasını beceremiyor? Neden sürekli hakaretvari
cümlelerin gölgesine sığınıyorlar? Cevaplar çok basit olmasına rağmen,hep
kaçarlar nedense yüzleşmekten kendileriyle. Yine de ne olursa olsun hiç
kimsenin hakkı yok başka birini kırmaya. Yoksa nasıl olsa şairiz, deyip dillerine hakim
olamadıkları için mi böyle davranıyorlar? Hayır hayır tamamen kişinin kendini
bilememesinden kaynaklanıyor. Bu gibi insanlarla-affedersiniz şairler- değil
şiir, lahmacun fiyatlarını bile tartışamazsınız.Kendi yazgılarına terk
edeceksiniz böylelerini,ancak o zaman anlarlar hayatın cilvesini.
Herkes
şair.mi?
Sahi
ders alırlar mı?
Şimdi
soruyorum ne olacak?
Hiçbir
şey olmamış gibi yollarına devam mı edecekler? Daha önce hep böyle olmadı mı
zaten, diyeceksiniz belki de.Bilmiyorum ama ben bu işlerden sıkıldım. Hem de
fazlasıyla. Sıkıldıysan bırak şiiri, diyerek kolaya kaçmayacağınızı biliyorum;bu
kurtuluş değil çünkü.
Üstüme
gelmeyin ve kapatın artık bu konuyu.Baksanıza Godot gelmedi hâlâ.Çok özledim
onu. Ahh…Hasretlere tutsağım cancağızım!..Olmuyor işte,yapamıyorum. Her akşam
buraya gelip onu bekliyoruz.Yıllar geçti…Ama yok işte. Estragon, ayakta
duramayacak kadar yaşlandı.Vlademir’i de yarın asmaya götürecekler.N’apacağız?
Elimizden hiçbir şey gelmiyor.Godot gelse böyle mi olurdu?
Haberiniz
var mı tüm bunlardan? Gidiyorlar işte birer birer.Yalnız kalacağız,kimse bizi
anlayamayacak.
Kime
derdimizi anlatacağız?
Kime
sığınacağız geceleri?
Toparlayamıyorum.
Unutmadan,
bu haftaki ödeviniz: ’’Vox populi,vox Dei’’.
Bu
söz üzerinde tartışacağız,hazırlıklı gelin.İtiraz istemem.
Bastonum
nerede!
Şubat 2013