14 Nisan 2025 Pazartesi

Banktaki Paltonun Burun Hizasındaki Kurbanları

 



Dönseydi eğer, gitme kal diyecekti. Gitti gibi. Bazı miskin kadınlar gibi. Ama çok geç artık. Tren geçti. Kuşlar, böcekler, balıklar veyahut ruhsuz gemiler, derken yüzü yuvarlak, kaşları belirgin esmer bir adam, banka oturdu. Paltosu üzerinde. Nedime baktı. Islak kayalar gibi baktı. ’’Sol elinizi tutabilir miyim?” dedi adam. Kimsin, nerden çıktın, der gibiydi Nedime’nin sümsük bakışları. Sonra ’’Tanışıyor muyuz?’’ diyerek o sessiz aralığın üzerinden geçti. “Hiç, sadece sizi görünce geldim. Hepsi bu’’ dedi Nedime’nin solundaki adam.

‘’Bencil biri olmalısınız?”

‘’Neden?’’

‘’Nedeni yok’’

‘’Nasıl yani?’’

‘’Yağmur yağacak”

‘’Tamam sustum?’’

 ‘’Çok sustuk bu sefer de”

‘’Kim?’’

‘’Siz’’

‘’Ben mi?’’

Cevap vermedi Nedime. Başka soru sormadı adam. Yağmur yağıyordu hâlâ. Orhan yürüyor olmalıydı.

‘’Peki, o kim?’’

Nedime uzakları taramaya devam ediyordu. Adam sorusunun giysileri değiştirerek yineledi.

 ‘’Yürüyen adam yani?’’

‘’Çok soru soruyorsunuz?’’

Kırmızı. Rujlu dudakları ıslanmıştı Nedime’nin. Permalı saçlarından eser kalmamıştı geriye. Ansızın ‘’Dudaklarınız çok güzel, öpebilir miyim’’ dedi ıslak paltolu adam. Nedime, bu sözün dumanıyla başını öne eğdi. Bir şey gevelemeyecek kadar öne eğdi başını. ’’Sakın denemeyin’’, dedi Nedime. Bize bakan yok henüz. Adam durdu. Afalladı. Sustu. Sustular.

‘’N’olmuş yani?’’

‘’Hiç’’

‘’Ama ıslanıyoruz.’’

Karanlık taşınmak üzereydi bankın üzerinden. Adam paltosunu çıkarıp, Nedime’nin omuzlarına bıraktı. Bakıştılar yine. Bekliyorlardı hâlâ.

‘’Artık gidin!’’

 ‘’Gidemem.’’

Alaycı bir gülümseme esir aldı Nedime’nin dudaklarını. Az önceki halinden eser kalmamıştı. Ne olduğunu o da anlamamıştı.’’ İlk görüşte âşık olunacak biri miyim?’’ dedi. Bir cevap bekliyordu artık.

‘’Size âşık olduğumu nereden çıkardınız?’’ Yutkundu Nedime. Duymak istediği yanıt o değildi çünkü.

‘’Sahi âşık değil misiniz?’’

‘’ Ne önemi var ki.’’

‘’ Önemi var. Çünkü birlikte ıslanıyoruz?’’

‘’Şemsiyemi paylaştım.’’

“Beklediği cevabı alamamıştı. Laf… paltonuzu alın o zaman üzerimden. Ya da gidin”  dedi.

 ‘’Nasıl yani?’’

‘’ Paltonuzu alın.”

“Kimseye âşık olamam. Çabuk sıkılırım. Paltomu aldım”

Nedime daha da ıslandı ve ayağa kalktı. Paltolu adam karşısında. “Gidin o zaman buradan şimdi’’ dedi. Adamın yüzünde ekşimeye meyilli bir şaşkınlık belirdi. Hiç oralı olmayınca. Yineledi sözünü.’’ Gidin artık’’.

‘’Ama neden?’’

‘’Soru sormayı bırakın, sadece gidin.’’

‘Gitmek o kadar kolaysa siz gidin.’’

Bir güne iki ayrılık sığdıracaktı Nedime. Adamın sözlerini içerlemese de yerinden kalktı. Yürümeye başladı. Adam paltosunu giydi. Nedime durdu. Dudaklarına dokundu. Gülümsedi. Üç adım daha attı. Yağmur yağmaya devam etti.