22 Eylül 2013 Pazar

İtiraf




Uzun bir zaman oldu aranızda olmayalı. Malûm biz şairler, çok yoğun oluruz.Mütemadiyen şiir yazıp okuduğumuz için de pek vaktimiz olmaz safsata yapmaya. Kendimiz için değil cancağızım, daha çok siz sevgili okurlara iyi şiirler sunmak için ortalıkta görünmeyiz.Tıpkı öleceklerini anladıklarında çekip giden kediler gibi,kayboluruz ortalıktan.Ah bir de bu ukalalığımız olmasa!.. Bazı şairler süper egodan yoksun olduklarından,ne dedikleri de pek anlaşılmaz.Abesle iştigal etmeyi marifet sanırlar. Fikirlerini iyi tahlil etmelisiniz bu yüzden,yoksa üzülen siz olursunuz.

Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?

 Neyse bırakalım bunları, söyleyin bakalım neler yaptınız ben yokken? Ya da boş verin lüzumsuz bir soru oldu.Hem bana ne, ne yaptığınızdan öyle değil mi? Bir de ne iş yapabilirsiniz ki okumaktan başka. Kaldı ki canım çıktı, okumayı sevdirene kadar size. Elbette ki pişman değilim, onu demek istemedim.Hemen yanlış anlıyorsunuz ayol beni,teessüf ederim. Duyduğuma göre şiir de karalıyormuşsunuz. Bu kervana katılmayan bir siz kalmıştınız zaten.Hatta şair olmak istediğinizi ifade etmişsiniz pislik içinde boğuşan günlüklerinizde.Okudum tabii.Hem de tek tek,kim ne yazmış hepsini biliyorum.Çok komiksiniz, hatta aklınızın alamayacağı kadar çok. Sizin gibi insanların yapacağı meslek değil ki şairlik. Öyle birkaç çapulcunun dediği gibi kutsal bir meslek falan filan da değil.Aldanmayın bu kaşarlanmış sözlere rica ediyorum.Hem kutsal olsaydı dilencilik yaparak satmaya kalkışırlar mıydı şiirlerini? Nereden mi biliyorum? Bastıkları şiir kitaplarını köşe başlarında bekleyerek satmaya çalışanların, herhangi bir profesyonel dilenciden ne farkı var sizce? Hiç. Bütün suç sadece onlarda mı peki? Elbette değil. Hepinizde.Okumayı bırakıp şiir yazacağız diye tutturursanız böyle köşe başlarında züğürt gibi dilenir işte şairler. Hakkınız yok bu suçu işlemeye.Yazıktır,günahtır!..Kendinize gelin cancağızım.Hiç yakışık kalıyor mu siz alaylı okurlara.Ben yakıştıramıyorum.
Ama anlatacaklarım bunlar değildi ki.Nereden geldim bu konuya,hiç anlamadım.

Durun durun bulacağım şimdi…

Hah, hatırladım:

 Anlatıp anlatmama konusunda çok düşündüm doğrusu, ancak mevzubahis değerler olunca düşünecek hiçbir şeyin olmadığına karar verdim. Şaşkınlığınızı anlayabiliyorum, hak da veriyorum tabiî. Geçen gece şair dostlarla birlikteydik yine bir meyhanede. Herkes en son kaleme aldığı şiiri okudu önce. Bilahâre eleştirilmeye başlandı şiirler. ‘’Mirim biraz daha metafor kullansaydın ya; metaforsuz şiir hiç sevmem’’,demesin mi bir şair dostumuz.’’Ama ben de hece şiiri sevmem cancağızım,n’olacak’’ diye bir cevap alınca, tartışma gittikçe büyüdü. Bense olanları seyrediyordum acemi bakışlarla. Çok gülünç bir vakayla karşı karşıyaydım zira ve n’apacağımı bilemiyordum. Karar verdim,tartışmayı seyredecektim. Gece boyunca sohbet birbirine iğnelemelerle geçti. Bu konuda şairler eskilerin deyişiyle pek istidatlıdır; yani yeteneklidir.Sabaha kadar sürdü bu sidikli atışmalar,anlamadığım bir şekilde.Tam herkes sakinleşti dediğimiz anda da bir şair arkadaşımız,yani hepinizin çok yakından tanıdığı ve ismiyle müsemma olan Şair Yazgı, hiç nâhoş olmayan bir kelimeyi ağzından kaçırınca,tabiri caizse işin cılkı çıktı. Buna maruz kalan ise laf aramızda şiirlerini çok sevdiğim Senai Kabahat oldu.Tabii ki Sayın Kabahat’ın avukatlığını yapmayacağım; olması gerekeni söyleyeceğim: Gecemizi mahvettiler!

Off of!..

Çok yorgunum, o yüzden hiç sormayın sonra n’oldu diye. Siz, sadece okuyun,kaldı ki şairleri anlayamazsınız? Biz bile anlayamıyoruz kendimizi bazen.Hayır sizi kırmak gibi bir niyetim yok,gerçekleri söylüyorum.Hep böyle yapıyorsunuz,olmaz ki.Ama siz olmasanız şiir yazmanın da hiçbir anlamı olmaz,kabul ediyorum. Şunu iyice belleyin:şairler olmadan siz bir hiçsiniz!.. Çok çetin oldu bu söz de.

Peki, neden bazı şairler, hiç tartışmasını beceremiyor? Neden sürekli hakaretvari cümlelerin gölgesine sığınıyorlar? Cevaplar çok basit olmasına rağmen,hep kaçarlar nedense yüzleşmekten kendileriyle. Yine de ne olursa olsun hiç kimsenin hakkı yok başka birini kırmaya. Yoksa  nasıl olsa şairiz, deyip dillerine hakim olamadıkları için mi böyle davranıyorlar? Hayır hayır tamamen kişinin kendini bilememesinden kaynaklanıyor. Bu gibi insanlarla-affedersiniz şairler- değil şiir, lahmacun fiyatlarını bile tartışamazsınız.Kendi yazgılarına terk edeceksiniz böylelerini,ancak o zaman anlarlar hayatın cilvesini.

Herkes şair.mi?

Sahi ders alırlar mı?

Şimdi soruyorum ne olacak?

Hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam mı edecekler? Daha önce hep böyle olmadı mı zaten, diyeceksiniz belki de.Bilmiyorum ama ben bu işlerden sıkıldım. Hem de fazlasıyla. Sıkıldıysan bırak şiiri, diyerek kolaya kaçmayacağınızı biliyorum;bu kurtuluş değil çünkü.

Üstüme gelmeyin ve kapatın artık bu konuyu.Baksanıza Godot gelmedi hâlâ.Çok özledim onu. Ahh…Hasretlere tutsağım cancağızım!..Olmuyor işte,yapamıyorum. Her akşam buraya gelip onu bekliyoruz.Yıllar geçti…Ama yok işte. Estragon, ayakta duramayacak kadar yaşlandı.Vlademir’i de yarın asmaya götürecekler.N’apacağız? Elimizden hiçbir şey gelmiyor.Godot gelse böyle mi olurdu?
Haberiniz var mı tüm bunlardan? Gidiyorlar işte birer birer.Yalnız kalacağız,kimse bizi anlayamayacak.
Kime derdimizi anlatacağız?
Kime sığınacağız geceleri?

Toparlayamıyorum.

Unutmadan, bu haftaki ödeviniz: ’’Vox populi,vox Dei’’.
Bu söz üzerinde tartışacağız,hazırlıklı gelin.İtiraz istemem.


Bastonum nerede! 









Şubat 2013