1 Mayıs 2015 Cuma

Mel’ûn




bir sebebi var bu anlattıklarımın
yasak
ama yaklaş
hele yaklaş
yaklaşırken  saate bakma
topuklarını sulandır
iyice demlendir  tıngırtılarını boz tenekelerin
paldur küldür fısılda kulaklarıma
kolları kızaran kapının gıcırtılarını
hadi durma
betonu kustur
bir ulak neden uluyor peşinden koş
hırpala


paltonu giyin
kar yağıyor baksana
sana değil bu urganlar
bakirelerin bohçalarından aranan kan
kimin damarlarından fışkırıyor
onu öğren ve gir koynuma
çıplak
ve bir daha açıkla
sıcak
tozlu taşların üstünde soğuk suratlı
kendini bıçaklayan kim
kaçtı işte
olsun bil fakat kaçırma ağzından adını
dilini buna alıştır
neyin varsa hatırla


sonra kimsin sen onu anlat
ağzı yırtık kelimelerle meydan okuyan tanrıya
saklama
kadınlık
yani kutsal bakirelik
bir şeyin bilmem hangi arifesinde
kanla terbiye ediyorken kadınlığını
bu bekleyişin hayra alâmet değil
tuza banılmış salyangozların balsız mumyaları
tek hamlede yığıldığını
seyretmek niye
fırsat bu fırsat diye miydi yoksa
kaputlarının altında soyunman
al öyleyse dudaklarına sür bu lanetin allığını
ferahla gayrı


ve o gün birileri ölürken doğdun
bunda şaşılacak ne var
ruhunu sustur artık
seni ne kadar anlattıysam
karnını deşmekten kurtaramadım
hançer ve hamlet
ve sen
ne çok ağlaşırdın ölülerle eskiden
ama çıldıran yok şimdi
tanrıdan başka