25 Mayıs 2015 Pazartesi
1 Mayıs 2015 Cuma
Mel’ûn
bir sebebi var bu
anlattıklarımın
yasak
ama yaklaş
hele yaklaş
yaklaşırken saate bakma
topuklarını sulandır
iyice demlendir tıngırtılarını boz tenekelerin
paldur küldür fısılda
kulaklarıma
kolları kızaran kapının
gıcırtılarını
hadi durma
betonu kustur
bir ulak neden uluyor peşinden
koş
hırpala
paltonu giyin
kar yağıyor baksana
sana değil bu urganlar
bakirelerin
bohçalarından aranan kan
kimin damarlarından
fışkırıyor
onu öğren ve gir
koynuma
çıplak
ve bir daha açıkla
sıcak
tozlu taşların üstünde
soğuk suratlı
kendini bıçaklayan kim
kaçtı işte
olsun bil fakat kaçırma
ağzından adını
dilini buna alıştır
neyin varsa hatırla
sonra kimsin sen onu anlat
ağzı yırtık kelimelerle
meydan okuyan tanrıya
saklama
kadınlık
yani kutsal bakirelik
bir şeyin bilmem hangi arifesinde
kanla terbiye ediyorken
kadınlığını
bu bekleyişin hayra alâmet
değil
tuza banılmış salyangozların
balsız mumyaları
tek hamlede yığıldığını
seyretmek niye
fırsat bu fırsat diye
miydi yoksa
kaputlarının altında
soyunman
al öyleyse dudaklarına sür
bu lanetin allığını
ferahla gayrı
ve o gün birileri
ölürken doğdun
bunda şaşılacak ne var
ruhunu sustur artık
seni ne kadar
anlattıysam
karnını deşmekten
kurtaramadım
hançer ve hamlet
ve sen
ne çok ağlaşırdın
ölülerle eskiden
ama çıldıran yok şimdi
tanrıdan başka
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)